2 Mayıs 2009 Cumartesi

Nói albínói / Noi the Albino


Kuzey kısmısının filmleri farklı oluyor, pek seviyorum. Biraz geç keşfettim o tarafları ama artık gördüğüm zaman kaçırmamaya çalışıyorum. Ne yazık ki bizim sinemalarımızda bu tarz filmleri görmek zor olsa da FilmEkimi, İ.F.F, İf sağolsun arayı kapatmamıza yardım ediyorlar.

Başrolün ismi 'Noi' desem herhalde filmin adının nasıl bir çevirmen tarafından çevrildiğini tahmin edebilirsiniz. Burdaki yapımcılar filmi izledikten sonra kendilerince hoş bir isim seçiyorlar olsa gerek.Neyse, İzlandalı yönetmen Dagur Kari'nin bize bir nevi İzlanda'yı anlattığı filmi 'Buzdan Hayaller'. Noi etrafındaki hayattan ve kişilerden sıkılıp, büyük ihtimalle olacağı sıradan kişiden kaçmak istiyor. Pekte zeki aslında Noi ama okula gidip, ödev yapmak çekici gelmiyor ona. Ayıplamamak lazım aslında, bende Mayonez yapımının canlı canlı öğretildiği bir okulda okumak istemezdim herhalde. Sıkıldığı her olayda , özel yerine gidip rahatlamaya çalışıyor Noi, uzun zaman sonra kasabasında farklı birine rastlıyor, bir kıza...
Iris benzincide çalışan , gayet güzel bir kız. Başta yüz vermesede Noi'ye, sonradan filmin en güzel sahnelerinden birini yaşatıyor bize. Noi, onun kendisinden zeki olmasını kabullenemeyen öğretmeninin zoruyla okuldan attırılınca birde, bu diyarlardan gitme düşüncesi dahada mantıklı geliyor. Babaannesinin ona doğumgünü hediyesi olarak verdiği

bu resimdeki hediye hayallerini tamamlayınca, iyice aklına koyuyor Noi'yi gitmeyi. Bu hayali birlikte kurduğu kız, gerçekleştirmeye gelince yan çiziyor malesef ve iyice saklanıyor gizli odasına Noi. Babaannesinin zoruyla gittiği bir falcı ona falında sadece ölüm gördüğünü söyleyince hışımla kalkıyor masadan, inanmıyor falcıya, sevdiklerinden uzaklaşacağına, ama ne yazık ki onun istediği gibi bitmiyor her şey.

Donuk renkler eşliğinde çekilmiş, sıcacık bir film Nói albínói. Senaryo öyle pek mükemmel değil belki ama insanın aklına kazınan sahneler oluşturmaya yetmiş. Noi'nin Iris'e sigara içmeyi farklı bir yolla öğrettiği sahne, Noi'nin babaanne ve babasını kana buladığı sahne
ki şöyle olur

film bittikten sonra insanın aklına gelip, içten içten güldüğü sahnelerden ikisi sadece. Başarılı oyunculuklar, başarılı diyaloglarla örülü sıcacık bir film, kendine has bir mizah anlayışı var. Gerçekten şans verilmesi gereken bir film bence. Filmle alakasız ama bu İzlandalılar kahvaltıda ne yiyip ne içiyorlar öyle yahu, hiç kaldıramam öyle şeyleri valla, zorladım kendimi çok izlemek için.

2 yorum:

Porco Rosso 17 Mayıs 2009 23:58  

kanlı sahne feci güzel ve neşeli bir sahneydi gerçekten. hep gülerim hatırladıkça. filmse, bence şans verilmesi gereken değil, kesin izlenmesi gerekenler katagorisinde.
9/10 vermiştim ben ona :)

öz 18 Mayıs 2009 00:28  

biz lisede bu filmi izlemek için koyulduğumuzda, arkadaş kafasını yarmıştı film için koşarken ve izlemememiştik bizde.'Şans vermek'i belki onu düşündüğümden kullanmışımdır. değiştiriyorum şimdi
evet kesinlikle izlenmeli

  © Blogger templates ProBlogger Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP