Le premier jour du reste de ta vie / The First Day of the Rest of Your Life
Tesadüf eseri buldum filmi ve izlemeye başlayıp daha ilk dakikasında Deborah François ismini okuyunca şok oldum. Hemen kendisinin IMDB sayfasına girdim ve baktım, meğersem ben bu filmi aramışım ya da arama motorları oyun oynuyor bana. Hem güzel bir film izlemiş oldum hemde Deborah'ı izlemiş oldum, çok mutluyum resmen. Yönetmeni ve senaristi Remi Bezançon, oyuncuları tanımıyorum ama pek yabancı gelmiyorlar bana(hele o ortanca kardeş). Fransız filmleri genelde durgun olur gibi bir görüş yerlemiş kafamda, bu filmle biraz biraz vazgeçmeye başladım sanki o düşünceden.
Aslında anlatılacak bir konusu yok filmin. Bir aileyi anlatıyor diyebiliriz kısaca, belli bir olay üstüne değil, aileye yoğunlaşmış. Belirli zamanlardaki ailenin durmunu izlettiriyor bize. 1988'de başlıyor film ve biraz izlettirip birkaç yıl atlaya atlaya 2004'e kadar geliyor. Her bölümün ana karakteri ailenin başka bir üyesi oluyor. Yeri gelmişken söyleyeyim 5 kişilik bir aile bu. 2 erkek, 1 kız çocuk ve anne, babadan oluşuyor. Yani 5 parçadan oluşuyor film. Her bölümde bir karakter üzerinden yola çıkarak ailenin üyelerinin birbirleri arasındaki ilişkilerini konu alıyor. Baba taksicilik yapıyor, 'kafa' biri olarak tanımlanabilir, anne çocuklarına hem düşkün hem değil, tabiki onları çok seviyor ama fazla göz önünde değil bu sevgi. Erkek kardeşlerden biri(büyük) doktor, bir diğeri hayali gitarist, ve kızda alternatif rockçı. Bunların hepsini bir eve toplayınca eğlenceli sahneler çıkmış ortaya.
Senaryo açısından bence gayet başarılı olmuş film ama en başarılı olduğu konu oyunculuklar bana kalırsa. Zaten bu tarz filmlerde üstüne düşülmesi gereken konu oyunculuktur benceve herkes altından çok iyi kalkmış, belki ortanca kardeş çok iyi olmayabilir ama kötü denmez. Herkesin bu iyi oyunculukları karakterlerle özdeşleşmeyi kolaylaştırıyor, onlarla sevinip, üzülüyor ya da kızıyorsunuz, aile içinde taraf oluyorsunuz. Deborah bu filmle beraber en iyi "newcomer" ödülü almış Cesar'dan. 2006'dan 2009'a kadar 3 kere aynı(newcomer) ödüle aday gösterilmesi hafif hakaret gibi ama en azından bu sene ödülü vermişler kendisine, artık en iyi kadına aday yaparlarsa yaparlar herhalde. Film hakkında bahsedilebilecek bir diğer şey müziğin çok yoğun kullanılması olabilir. Karakterlerinde müzikle araları çok iyi olunca, çok güzel şarkılar duymak mümkün olmuş filmde. Filmin girişi ise ayrı güzeldi benim için, insanı filme hazırlıyor sanki. "Böyle böyle bir film izleyeceksin hazır ol" diyor gibiydi, çok sevdim. İlk yarısı çok eğlenceli, 2. yarısı ilk yarıya oranla daha duygusal bir film ama neşesi hiç eksik olmuyor, 'feel good movie' olmuş resmen.
Ek: kafama takıldı nerden tanıyorum diye, girdim baktım hepsine ortanca kardeş C.R.A.Z.Y'de oynayan elemanmış meğersem.