10 Temmuz 2011 Pazar

Henry's Crime


İlk 5 dakikasını izledikten sonra, filmin vasatın üzerine çıkamayacağı çok belliydi. İlk 5 dakikadan sonra izlememin nedeni ise, İFF'de izlediğim 'Gişe Memuru' ile benzerliklerinin nereye kadar gidebileceğiydi. 2 filmin ana karakteri de gişe memuru, ikisi de etliye sütlüye karışmayan tipler. Uyan, işe git, eve dön, yemek ye ve uyu. Benzerlikleri sadece bu kadar olması sevindirdi en azından. Fİlme gelirsek; eğer yönetmen hayalindeki noktaya ulaşabilseymiş, gerçekten güzel bir film olabilirmiş. Yapılmak istenen, yönetmenin samimiyeti izleyiciye geçiyor ama maalesef ortaya vasat bir film ortaya çıkmış. Önemli oyuncular var filmde. Çok mu para verdiler yoksa yönetmenin hatrına mı oynadılar bilinmez ama aşağı yukarı hepsi başarılı oyunculuklar sergilemişler. Asıl problem senaryo. Hiç vurucu değil, hiç üstüne koyamıyor. Hep aynı tempoda ilerliyor ve bu izleyeni bir noktadan sonra sıkıyor. Dikkatimizi istediği noktalara çekmeyi başaramıyor bir türlü. Bazen gereksiz ya da gereksizden çok başarısız bağlantı noktalarına yer veriyor. Zaten en başından beri tahmin edilen son da gerçekleşince(genel hatlarıyla) filmi beğendiğimi söylemek zor. Ayrıca Keanu Reeves çok yaşlanmış gibi geldi. Makyaj falan mı öyle gösterdi bilmiyorum ama onu öyle görünce ben de yaşlanmış hissettim.
Henry'e Özlem Tekin'in 'Dene'sini armağan ediyorum. "Hayal kur doya doya"

0 yorum:

  © Blogger templates ProBlogger Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP