19 Nisan 2010 Pazartesi

Festival - Türk Filmleri / Yönetmenleri & Kosmos


29. İstanbul Film Festivali sona erdi dün. Bugün derse gitmeyince, evde ne yapacağımı şaşırdım. 2 haftada alışmışım o tempoya. Çok yordu o iki hafta beni ama olsun eğlenceli geçti her zamanki gibi. Festivalin son haftasında daha öncede olduğu gibi Türk Filmlerine ağırlık verdim. Bal gösterime girmişti, Kosmos bir gün sonra girecekti ama yönetmenlerin katılımıyla olması o seansları vazgeçilmez kılıyordu zaten.

'Hayat Var'dan sonra artık en sevdiğim yönetmen olduğuna kesin karar verdiğim Reha Erdem'in son filmi Kosmos sadece izlediğim en iyi Türk filminin değil, belki izlediğim en iyi fragmana sahip. O fragmanı izleyip, heyecanlamamak elde değil. Yönetmenin önceki filmlerini düşünüp, birde Antalya'dan aldığı ödülleri hesaba katınca bana festivalin yıldızı olacakmış gibi geldi. Çok çok büyük beklentilerle oturdum koltuğuma. Fragmanda hiç dinmeyen bir temposu varmış gibi görünüyor ama izlediğim film hiç öyle değildi. 2 yanımda oturan insanların doğulu şivesiyle söylenen her şeye gülmelerinden ve bazen de filmdeki durgunluktan dolayı aralarda sıkıldım ama çok beğendim filmi. En beğendiğim Reha Erdem filmi olup olmadığına karar vermek için tekrar izlemem gerek galiba ama 'Hayat Var' daha güzel sanki. Ses ve görüntü konusunda artık iyice uzmanlaştı Reha Erdem. Florent Henry'nin yakaladığı o görüntüler harika, e tabi bunda Kars'ın katkısı göz ardı edilmemeli. Filmin içine işlemiş bir ses kurgusu var, 'Hayat Var'daki gibi bir dakika yalnız bırakmıyor sizi, hep tetikte tutuyor. Reha Erdem yine daha önce Türkiye'de yapılmamış bir film yapmış. Sadece bu yüzden bile izlenmeye değer. Salyangoz satmaya çalışıyor Reha Erdem. Yine 3000-5000 kişi izleyecek malesef. Zaten sadece İstanbul ve Ankara'da gösterime girdi film. Kısacası sadece bir kere izlemenin yetmeyeceği bir film Kosmos, tekrar tekrar izleyip üstüne düşünülesi, filmden kareler alıp, duvarlara poster niyetine yapıştırılası, kenarda açıp, diyalogları alttan altan dinlenesi bir film olmuş.

Film gösterimi sonrası yapılan söyleşi filmin biraz uzun olması nedeniyle kısa tutuldu ve sadece 3 soru(?) soruldu Reha Erdem'e. 2. ve 3. yorum, filmi beğenmeyenlerden geldi, biri Reha Fellini diye hitap etti hatta. Bu eleştirileri çok güzel karşıladı Reha Erdem. Belli etmek istemese de oldukça bozuldu, orası ayrı. Bu festivalde söz alıp filmle ilgili kötü eleştiriler yapmak hatta daha doğrusu yönetmene sataşmak moda oldu. 'Büyük Oyun'un söyleşisinde "çok kısa bi' soru daha alabiliriz" diyerek söz verdikleri kişi, filmi eleştirmeye başlayınca, yönetmen ve çevredeki herkesin "... ama bu soru değil ki" tarzı savunmaları çok garip geldi. Ümit Ünal'ın, gelen "son 3 filiminizi beğenmedim, Ümit Ünal sineması nereye gidiyor" tarzı soruya cevap vermek istemeyişi de garipti mesela. Onur Ünlü ise söyleşideki tavrıyla zaten kötü bir sorunun sorulmasına izin bile vermedi. Filmi de çok başarılıydı ayrıca.

Yönetmenlerimiz kendilerini fazla iyi buluyorlar galiba. Basit bile olsa, bir eleştiriye hiç cevap vermeden geçmek çok ayıp geldi bana. Reha Erdem ve Onur Ünlü iki farklı tarzda insanlar ama nasıl davranacaklarını, cevap vereceklerini biliyorlar bence.

0 yorum:

  © Blogger templates ProBlogger Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP